Ağaç ya da ahşap oyma sanatı, orta Asya’da başlamış, sürekli değişim ve gelişim gösteren sanat dalı olarak varlığını günümüze kadar sürdürmüştür.
Osmanlı dönemi ahşap işçiliğinde, Selçuklu döneminden çok farklı teknikler kullanılmışsa da daha farklı bir üslup geliştirilmiştir. Ahşap işçiliğinde değişik karakterdeki yeni arayışlar, yeni tarzların ve yeni yapıtların üretimine neden olmuştur.
Oyma sanatı yapıldıkları hammaddeye göre adlandırılır. Taş ya da ağaç oyma sanatı gibi.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde görülen bitkisel ve geometrik üsluplardan Bitkisel Üslup Maraş ağaç oyma sanatkârlarının ilgi alanına yerleşmiştir.
Osmanlı dönemi ağaç işçiliğinden etkilenen Maraş oymacılığı “natüralist çiçek” motiflerini daha çok önemsemiş ve geometrik kompozisyonları yüzeysel oyma tekniğini de az da olsa kullanmayı denemiştir.
Güloyma'da Ahşam Sanatı babadan oğula intikal eden bir gelenektir.
16. yy. ahşap oymacılığı “çiçek bezeme” üslubuyla ağaç oyma üsluplarının tümünü etkilemiş ve Rümi’lerle daha da karışık bir üsluba geçilmiştir.
16. y. batı etkisinde kalan Türk oyma sanatı batı esintisini veya esinlenmesini ağaç işçiliği yapıtlarında kullanmaya başladı.
Batı sanat ekolu etkisini 19. yy. devam ettirdi. Barok, Rokoko, Ampir ve Seçmeci üsluplarının etkileri oyma sanatına yeni boyutlar kazandırdı.
Erken Osmanlı dönemi eserlerinde ağaç malzeme mimari öğeler üzerinde kullanıldı. Kundekari tekniği ile evlerin birçok ahşap kısımları yeni bir mimari anlayışıyla bütünleşti.
Eski Maraş konaklarında ahşap sanatının geometrik üslubuna ait örnekleri görmek mümkündür. Ayrıca; “Enbiya” Konaklarında ahşap işçiliğinin iç mekan süslemelerindeki özgün çalışmalara yer verildiğini ifade edebiliriz.
Ahşap oymacılık Anadolu’da yaygınlaşırken Maraş coğrafyasında farklı bir kimlik kazanmıştır. Maraş ahşap oyma sanatının ustaları 19. yy. üslubundan daha çok etkilendiler.
Maraş’a özgü yüzeysel bitki motifleriyle yeni bir üslup geliştirdiler. Maraşlı ustalar hammaddeye kolay ulaşıyor, işçilik maliyetini küçültebiliyor ve ürettiklerine pazar bulabiliyorlardı.
Maraş ahşap işçiliğinin öncü ustaları cevizden oymasız çeyiz sandığı ve tahta bavul yapımına daha çok önem veriyorlardı. Ahşap ustaları bir süre sonra ceviz, kavak, gürgen vb. ağaçlarla yaptıkları ahşap sandık, bavul ve hediyelik objelerde yüzeysel bitki motiflerini denemeye başladılar.
Iskarpela ile oymayı deneyen ve yüzey kabartı bitkisel desenlerle “oyma” sanatını başlatan Maraşlı ustalar Istanbul ve Anadolu ustalarından da etkilendiler. Oyma sanatının ilk örneklerini kişisel çabalarla başlatan ustalar, oymacılık adına gelişmeleri izleyerek oymacı atölyelerini oluşturdular.
Atölye ustaları geleceğin sanat erbabını yetiştirirken aile ortamını daha çok önemsediler ve aile yakınlarından oluşan adı konulmamış aile şirketleri gibi çalışmaya başladılar. Maraş oyma ustalarının çoğunluğu merdiven altı üretimlerini (Ev altı, ev arkası gibi gözden uzak) ortamlarda sürdürdüler. Dumlupınar (Nahır önü) mahallesi oymacıların “özel” alanlarını oluşturuyordu. Anılan mahallede sokakların iki yanında küçük birbirini bütünleyen oyma atölyelerini ya da çevreye yaydıkları kurumaya bırakılan ağaç malzemeleri her an gözlemek mümkündü.
Ahşap işçiliğinin “kutsal mekanlardaki” ilk örneklerini 13. yy. ın ikinci yarısından sonra görüyoruz. O döenmdeki camilerde direklerin ve kemerlerin üzerleri ahşap oyma, bezeme, geometrik çıtalarla süslenmeye başlandı.
Camilerdeki ahşap direklerin ve kemerlerin kullanımını Türklerin çadır yaşamıyla ilgilendirmek mümkündür. Çünkü; Türkmen çadırlarında başları oymalı direklerin kullanıldığı bir gerçektir.
Camilerde basık yarım daire kemerle sonlanan dikdörtgen formlu “Edirnekari” kapılarda bitkisel motifli boyamay bordürler ve dekorlu kanatlar dikkat çekicidir.
15. yy. dan itibaren camilerde ahşap eşyalar (objeler) arasına, yazı çekmeler, cüz mahfazaları, lihye-i saadet mahfazaları (kutuları) sandukçelerin dahil edildiğini araştırmalar sonucu öğreniyoruz. Ancak; bahse konu olan bu malzemelerde “bezeme” kullanılmamış, ender de olsa tahtanın kendi yüzeyinde, yüzey kabartılarla farklı işlemler görerek yapılmışlardır.
Eski Maraş evlerinde ya da konaklarında ağaç işçiliğinin; oda, tavan ve duvarlardaki “niş” lerde dolap kapaklarında ve tavan süslemelerinde farklı sanat değeri olan uygulamalarından çok azı günümüze ulaşmıştır. Maraş konaklarında ufak tahtalardan geçme olarak yapılmış araları çıtalı, üzeri nakışlı tavanlar, düz tahtalardan yapılmış çıtalarla bölünmüş nakışlı ya da sade tavanların tavan işlemeciliğine ait yaşayan örnekleri günümüze kadar ulaştığından bu çalışmaları inceleyebilmek mümkündür.
Ahşap işleme tekniklerinde Osmanlılar teknik alanda yenilikler getirmeden ufak değişikliklerle Selçuklu ahşap işleme geleneğini sürdürdüler.
16. yy. dan itibaren klasik Osmanlı ahşap işçiliğinin ustaları kendilerine özgü teknikleri geliştirmeyi başardılar. Sedef, boğa, fildişi vb. malzemelerle Kakma, Gömme ve Mozaik tekniklerini kullanmaya başladılar. Ilk defa ahşap yüzeylerde metal kabaralar kullanarak ahşap yüzeyin görünüşüne farklılıklar getirdiler ve ahşap yüzey alınlıklarında yorumu gerektiren bazı astrolojik kozmik ve evrene ait bilgilerini teknik olarak kullandılar. (Güneş ve gezegenleri temsil eden kubaralar gibi)
Ahşap minberler, cümle kapıları, mihraplar, pencere kepenkleri, koruluklar, vaiz kürsüleri, rahleler, sütun başlıkları, direk üstü bezemeler, kiriş ve konsollarda uygulanan değişik tekniklerdeki ahşap işçiliği ile mimari yapılara ve kutsal mekanlarda daha sıcak bir iklim sağlanmasına neden olan uygulama başlatıldı. Bu dönemde malzeme olarak çoğunlukla; ceviz, elma, çınar, ıhlamur, abanoz ve meşe ağaçlarının kullandığı tespit edilmiştir.
Güloyma © 2024 - Tüm Hakları Saklıdır.
Güloyma Ahşap|